11.1.21

Neverland'den Sevgilerle

Kendimle baş başa kalıp sohbet etmek istediğim zamanlarda Neverland'e gidiyorum. Bizim çocuklarla oynayıp eğleniyoruz. Çocukların her şeye basit ve uygulanabilir çözümleri oluyor. Tabi bir de geniş hayal gücüyle eğlence katıyorlar ortama. 



Mesela uçarken her şey çok küçük görünüyor, problemler de buna dahil, küçülünce problemler o kadar kolay çözülüyor ki, bir de eğlencesi yanıma kar kalıyor. 

Arada bir peri tozuyla şaka yapıyoruz birbirimize, bir de dünyada yaşayan insanlarla dalga geçiyoruz. En sevdiğim kısım da bu. Arada komsu ülke Wonderland'den ziyaretçiler geliyor. 

Geçenlerde hep birlikte uçtuk, yine sohbet ediyoruz gökyüzünde, dedim ki; bugün bir gökkuşağının altında pembe bulutlarda oturup yemek yiyelim, tamam dediler, onlar da bana bir şey sormak istiyorlarmış. Döktük şekerlerimizi çikolatalarımızı ortaya, hadi bakalım dedim gönderin gelsin soruyu. Ama çok zor olmasın çünkü benim de bilgimin bir sınırı var. "Biz" dedi bir tanesi "çok merak ediyoruz, senin yaşadığın yerden çok az ziyaretçi geliyor bizim buralara, neden böyle? Yoksa gerçekten burada kötü bir korsan olduğuna mı inanıyorlar".

Çok zor bir soruyla karşı karşıya kalmıştım, dedim ki onlara; bu sorunun kesin bir cevabı var mı bilmiyorum ama düşünelim bakalım neden olabilir. 

Belki dedim bazıları kötü korsan hikayesine inandığından gelmiyor, bazıları varlığından haberdar olmayabilir (buna biraz üzüldüler), bazıları nasıl gelineceğini bilmiyor olabilir ama onlar bir gün mutlaka yolu bulup gelirler, bazılarının içindeki çocuk uzun bir uykuda ve sanırım en kötüsü de bazıları içindeki çocuğu uzaklara göndermiş, aslında içindeki çocuk ölmüş bazılarının ama çocuklarla konuşurken ölümden bahsetmek istemediğim için uzaklara göndermişler demekle yetindim. 

Gerçekten en kötüsü buydu, içindeki çocuğu öldürenler. Tabii onlara uzaklara göndermişler dediğim için çok anlamadılar ama içinde hiç çocuk olmayan insan olduğunu öğrenmek şaşırttı bizimkileri biraz. "Ne demek" dedi bir tanesi "içinde çocuk olmayan insan mı olur, hayalleri peki, hayalleri de mi gitmiş?". Bilmiyorum ki içindeki çocuk ölünce hayaller de ölür mü onunla. Ama hayalleri olmayan insanlar tanıdım, umudunu kaybetmiş, kaybolmuş. Ama nasıl anlatılır ki çocuklara bu, bir de onlara kayıp çocuklar diyorlar, çok gülüyorum bu tanıma, hayalleri olan kaybolur mu hiç, hayali olanın umudu, umudu olanın yaşama sevinci vardır, esas kaybolma; umudunu yitirme, kendinden vazgeçmedir.

Çocuklar çok zor bir soruyla çıkmışlardı karşıma ve tabii ki de asla tatmin olmadılar cevaplarımdan. Sorular soruları kovaladı, ben köşeye sıkıştım, cevaplarım bitti...

Arkadaşlar dedim bir oyun oynayalım mı? Başka türlü kapatamayacaktım konuyu çünkü. Çocuklarla olmanın en güzel yanı da bu, "hadi oyun oynayalım" bütün konuları kapatır. En uzak buluta zıplamaca oynadık, ama uçmak yasaktı, zıplarken uçarsak hile yapmış oluruz çünkü.

Bu güzel günün ardından evime döndüm, konu çocuklar için kapanmıştı ama benim aklımdaydı. İçinde çocuk yaşamayan insanları düşündüm, biraz üzüldüm. Kimse tam olarak büyümek zorunda değil aslında. Neverland'den ayrılmak lazım vakti gelince ama terk etmek zorunda değil kimse, arada ziyarete gitmek lazım, içimizdeki çocuğun hayallerini, umutlarını beslemek için. Ben zaman zaman gidiyorum, gelmek isteyen olursa beklerim, hem eğlenir hem öğreniriz bir şeyler. Bu ziyaretimden sonra da bir kere daha anladım, ruhumdaki çocuğun kıymetini. 

Ruhundaki çocuğu yaşatan insanlar hemen tanırlar birbirlerini, buluştular mı kolay kolay ayrılamazlar. Benim ruhum hiç yalnız kalmadı bugüne kadar hep oyun arkadaşları oldu etrafında. Umarım sizler de hiç yalnız kalmaz, Neverland'in yolunu unutmazsınız. İçindeki çocuğu öldürmeyen tüm insanlara selam olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder