18.10.20

iyi bir çocuk olup şirinleri görmek akıl sağlığına zararlıdır

  
Pembe şirinler geldi, sohbet ettik biraz, mavi şirinlerle aralarında husumet varmış ezelden beridir, biraz dedikodularını yaptık mavişlerin, neler neler öğrendim haklarında.
Efendim meğersem gerçek şirinler pembeymiş, Gargamel de kötü falan değilmiş, "zaten" dedi pembişler "kedisi var bizim Gargamelin, salak mavişler o konuda yalan söylemeyi unutmuşlar". Yalancı diyorlar mavişlere, yıllar yıllar önce Nibirudan Anunakilerle birlikte gelmiş bunlar, pembişlerin köyüne sığınmışlar, o sırada Gargamel pembişlerin aile dostuymuş, mutlu mesut bir hayatları varmiş, pembişlerde öyle bir tek şirine yok, dişi erkek karışık bir topluluk, mavişler bunları kıskanmış, sayıları daha çokmuş mavişlerin. Kötü kalpli olduklarından dolayı bu sayısal üstünlüğü, öz gerçek şirinleri kendi köylerinden kovmak, orayı istila etmek için kullanmışlar. Yazık saf temiz pembişler de Gargamel'in şatosuna sığınmış, "olsun" demişler burası da güzel. O zamanlar bu kanaatkarlığın salaklık olduğunu kestirememişler. Ama yani iyi olmakla salak olmak arasındaki çizgi öyle görünmez bir incelikte değildir. Aralarından bir tanesi de çıkıp dememiş ki "öyle saçma şey mi olur, yürüyün tellioğulları, yeşil vadi bizimdir". 
Yıllar yılları kovalamış uzuuun uzuuuun yıllardan sonra; Gargamel, bir gün şehre alışveriş yapmaya gittiğinde bir de ne görsün, film afişlerinde şirinler, ama belirtilmemiş mavişler mi pembişler mi diye, izlemiş bakmış tüm hikayenin nasıl çarpıtılıp gerçeklerden uzak anlatıldığına, resmen iftiraya uğrayan Gargamel; koşup pembişlere durumu anlatmış dizlerini döve döve. "Ah" demiş "sormayın başıma gelenleri, insan içine çıkacak yüzüm kalmadı". Anlatsa ne olacak artık bütün dünya, şirinlerin sadece mavi turunu tanıyor ve Gargameli de kötü sanıyor. Bu arada maviş şirinler köyde yetiştirdikleri mantarları ve baaazı bitkileri, Amsterdam'a satıyormuş, film parasını öyle bulmuş torbacı mavişler.
Çok üzüldüm hikayeyi dinleyince, sordum "siz neden saklandınız bunca yıl, çıkıp ortalığa anlatsaydınız olanları" dediler ki; "şirin baba bizi görünmez yaptı" , "haydaaa" dedim "görünüyorsunuz ya işte, sizi gidi şakacılar". "Sen" dediler, "uyuduğunu zannettiğin zamanlarda, yanımıza yolculuk yapıyorsun, uzun yıllardır birlikteyiz seninle, yolculuk dönüşünde, ki sen buna uyanmak diyorsun, yine unutacaksın bizi bir sonraki ziyaretine kadar". "hay allah" dedim "anladım şimdi, rüya görüyorum ben, vallahi rahatladım, çünkü korkmuştum biraz biliyor musunuz? Deliden korkarım zaten, gerçi herkes korkar deliden, tertemiz delirdim diye aşırı korkmuştum, rahatladım şimdi. Bizler ona rüya diyoruz". Hayır dedi pembişler "o normal insanların uykusu, seninki seyahat". 
Şimdi iki ihtimal vardı, ya ben gerçekten tertemiz delirmiştim sonunda ya da bu pembişler, mavişlerin mantarlardan araklıyorlardı arada. Ben ikinci şıkkın daha gerçekçi olduğunu içten içe biliyordum. Sinirlendim pembişlere, bu dedim nedir ya deli çıkartacaklar beni. 
Allahtan o sırada anka kuşu arkadaşıma denk geldim, "yavrum" dedim "sırtına bineyim de şu kafdağının ardına götür beni, manyak pembişler kafayı yemiş çünkü, neler saçmaladıklarını duyman lazım. "Tamam canım benim" dedi "merak etme sen, onlar öyle biliyorsun, her seferinde seni korkutmak hobileri oldu", lan dedim anka, "ağız birliği mi yaptın o manyaklarla, sessizce götür beni kafdağının ardına, bütün sinirlerimi el birlik zıplattınız, tersim pistir biliyorsun. Sizin saçma hikayelerinize inanmam ben, ayakları yere basan realist bir insanım". Sağ olsun dinledi beni, tabi haklılığım karşısında ne diyebilirdi ki. 
Neyse biz gittik bununla kafdağının ardına, rapunzel, bizim pamuk prenses, kül kedisi falan toplanmışlar. Oh dedim; en sevdiğim, kızlar partisi, sonra sabaha kadar sohbet muhabbet. 
Sabah uyandığımda biraz başım ağrıyordu ama bu ağrı bile yaşadıklarımdan ders çıkarmama engel olamazdı. Pembişler iyi gibi görünüyorlardı ama hissetmiştim ben, esas yalan söyleyenler onlardı. Çünkü benim akıl sağlığıma göz diktikleri her hallerinden belliydi. Sırf pembe oldukları için onlara inanacağımı, olayları hiç sorgulamayacağımı zannetmişlerdi. Ben ve kendim bir maceradan daha sağlam çıkmış, delirmeden normal hayatımıza dönüş yapmıştık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder