8.8.20

Ben Kendim ve Çürük Elma

 Yazarken çok eğlendiğim için hep keyifli şeylerden bahsetmeyi seviyorum kendime. Yazı yazmak; kendimle sohbet, kendimle aramdaki ilişkiyi taze tutmak. Şu hayatta en sevdiğim insan olduğu için; hiç istemem ilişkimiz bozulsun. Biraz da ilgi arsızıdır kendisi, o sebeple ilgiyi eksik tutmamak lazım. Hatırlıyorum geçmiş zamanların birinde kendim bana küsmüştü, o dönem çok zor günler geçirmiştim. Sonra sonra kendimi bana küstürmemeyi öğrendim, sevgimiz ve ilgimiz karşılıklıdır. Kulağa çoklu kişilik bozukluğu gibi mi geliyor? Alakası yok, izlediğim bir tiyatro oyununda da söylendiği üzere "ne yani, akıllı olacağım diye kendimle ilişkimi mi keseyim" asla.


Bugün, müsaade aldım kendimden, eğlenceli değil de biraz daha farklı bir şeyler yazmak için. 
Geçenlerde yeniden doğdum ben. İnsan yeni doğduğunda çok mutlu oluyormuş. Bir takım olaylar dizini, sonucunda neyle karşılaşacağımı bilmediğim, sadece öyle istediğim için aldığım kararlar, geldiğim yol ayrımında yürümeyi seçtiğim taraf ve sanırım biraz da şansla çok güzel bir sonuçla karşılaştım ve yeniden doğdum. Bile isteye yaptığım bir şey değildi, zaten şuur seviyem böyle bir yeniden doğuşu öngörebilecek seviyede değil maalesef, yoksa mutlaka daha önce yapardım. 
Yeni bir şeylerin başlaması için, eskisinin bitmesi gerekiyor. Ve doğum ne kadar sancılı bir süreçse inanın ki sonlar da o kadar sancılı. Zaman ve enerji gerekiyormuş, biraz da sabır. Önceden bildiğimden değil, henüz yürüdüğüm yol olduğu için biliyorum, yeni öğrendim. Öğrenmenin yaşı yoktur. hayat boyu öğreniriz, bazen 7 yaşında bir çocuktan da bir şeyler öğreniriz, ben bu sefer karanlığa yürüyerek öğrendim. 
Bitişler çok hüzünlüdür aslında,  filmlerde bile "SON" yazdığında azıcık içim burulur benim ama bu sefer kahkahalarda koştum sona doğru, çünkü o kadar bitmiştim ki ben, yolun sonu uçurum da olsa umurumda değildi. Çünkü şu hayattaki en sevdiğim insanı artık tanıyamaz olmuştum; ben sürekli neşelendirmeye çalıştım kendimi ama kendim biraz hayata küsmüştü, hiç kıyamam kendime; bu sebeple, kararlar ve uygulamalar ve "SON" ama mutlu son.
Bundan yıllar önce bitişler çok üzerdi beni. Hayat tecrübesi biraz da hafızada tutmak, zaman zaman dönüp irdelemek, üzerine düşünmek.... Baktım ki, hayatımdaki tüm sonlar daha iyi başlangıçlar getirmiş bana, daha mutlu günler. Fakat hep sonradan fark etmişim; yaşarken beni üzen olayların aslında benim için en iyisi olduğunu. Şimdi artık büyüdüm ben (ya da en azından zaman zaman büyüdüğümü hatırlıyorum) hayatımda ilk defa bir bitişe, bir sona ihtiyacım olduğunu, üzerinden zaman geçmeden görebiliyorum. 
İnsan bazen hayret ediyor kendine; elma çürük, çok belli, nasıl yersin. Demek ki çürük kısmı avucumun içinde kalmış. Şimdi bakıyorum, tam karşımda duruyor çürük elma, o kadar çürük, o kadar kokuyor ki, umarım başka birileri de yemeye çalışmaz diyorum; kendime seviniyorum ama başkası da zehirlensin istemiyorum.
Sevgili çürük elma; 
Sana her şey için teşekkür ederim. Özellikle de çürük elmanın ben olduğuma beni inandırdığın için. Çünkü bu sayede ben ve kendim uzun sohbetler sonucunda bir sorgulama dönemine girdik. Kendime dedim ki "nasıl fark etmedik bugüne kadar, bu kadar çürük olduğumuzu" şaşırdı tabii kendim, cevap vermedi bana, sanırım düşündü biraz o da. Sonra karşılıklı bulgularımızı anlattık birbirimize, ben onu sorguladım o beni sorguladı. Aynaya baktık birlikte, avucumuzun içinde sen vardın (ama çürük tarafın arkada kalmıştı), sana baktık(ne kadar da seviyorduk seni) tekrar aynaya baktık, sonra uzun uzun konuştuk, içtik karşılıklı. Arada sarhoş olduk, sarhoşken gelen bir arkadaş daha var bizim, ama hep sarhoşken geldiğinden adını hiç hatırlayamıyorum, ne zaman sarhoş olsak geldi dedi ki "siz geri zekalı mısınız? Çürük elma avucunuzda, siz gıcır gıcır tazecik mis kokulu bir elmasınız" arada küfürlü konuştu bizimle ağzı biraz bozuktur sağ olsun. Sonra sabah olunca ben ve kendim uyanıp unuttuk gece gelen dostumuzu. Böyle böyle yıllar yılları kovaladı, biraz uzun sürdü evet; ama bu yürüdüğümüz yolda, tanışmamız gereken çok önemli bir dost, öğrenmemiz gereken hayat gerçekleri, bizi bugünkü halimize getiren yaşanmışlıklar oldu. Çok da güzel oldu, şimdi ben ve kendim çok sağlamız, biraz da akıllı gibiyiz artık, değil geçirdiğimiz yıllara; ömre bedel bir dostumuz var bu yol sayesinde, iyi ki var.
Ve şimdi ben; bir yolun sonunda yeniden doğdum. Bir doğum günüm daha var benim artık, zaten çok severim doğum günlerini. Şimdi yeni yolumun en başındayım; önümde sonsuz ihtimaller, tercihler, mutluluklar, aydınlık... Önümde koca bir hayat, hem de yenisi.
Korkmayın sonlardan, biter bitmesi gereken. Yeniden başlamak için bitirmek gerekir. Şimdi bugün sen sor kendine; nasılmış, iyimiymiş, derdi, tasası, bir isteği varmıymış. Küsme kendine, sev onu. En çok onu sev.
Şimdi ben yeni doğmuş halimle, yeni yolumun başında, yolum aydınlık, yolum taşsız, yolum ağaçlı, yolum mutlu. Uğraştım ve sonunda hak ettiğim yola kavuştum. Canım kendim; seni seviyorum, en çok seni seviyorum. 
Sevgiler; BEN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder