15.2.19

Sevgililer Günü Özel

Sanırım yazmazsam içim patlayacak, ruhum şişecek. Geldi çattı bir 14 şubat sevgililer günü daha. 
Nedir bu sevgililer günü? İngilizcede Valentine's day yani Valentine'in günü. Hangi Valentin bu saint olan aziz Valentine. 
Hikayesi her yerde var zaten, muhtemelen herkes biliyordur, Roma'daki zalim imparator Cladius, iyi kalpli rahip Valentine, yasaklar, acılar, ölümler vs. vs... 
Ben nereden çıktığından çok nerede olduğuyla ilgileniyorum bugünün. Yani St. Valentine'in vefatından değil de, ne bileyim ziyan olmuş 3 kg domatesten de çıkabilirdi (örneğimi mazur görün, malum bu aralar her yerde tanzim satış, ucuz sebze felan; beynime işledi, aklıma hep böyle bostanlık örnekler geliyor.) Yani beni, nedeni hiç bağlamıyor, sonuca bakıyorum.
Hemen azıcık uzaklaşıp tabloya bakalım; dışarıda veya evde romantik yemek (mümkünse mum ışıklı), kadın kişisine alınan mutlaka kırmızı gül, karşılıklı hediyeler, her yerde kalpler, kalpli ayıcıklar daha uzatmaya gerek yok, anladınız siz beni. Şimdide ayrıntılara girelim :) 
Genel olarak mum ışıklı yemeklere karşı olan hissiyatımı daha önceki bir yazımda belirtmiştim zaten orasını kendi öküzlüğüme verip geçiyorum;
Evde baş başa yemek peki tamam, ama dışarı çıkmak! aman yarabbi! Yani tarifsizim bu konuda, herkes; mal bulmuş mağribi gibi kendini nerelere atacağını şaşırmış, ortalıkta taksi yok, bak tekrar söylüyorum TAKSİ YOK, kıtlık kıran var, arabayla gidilmez alkol var, hadi içmedin arabayla gittin, sen neyin trafiğisin, şehirde zombi salgını olmuş, herkesler kaçmaya çalışırken, yollarda bütün arabalar kalmış (bildin mi o sahneyi, bütün zombili filmlerde-dizilerde var), neler oluyor yahu, yeniyılda yok böyle trafik, halbuse düşününce yeniyıla herkes giriyor ama herkesin sevgilisi yok, mantıken daha sakin olmalı değil mi? Değil, yemin ediyorum aklıma geldi, sinirden kafamdaki tüyler dikeldi... Nereden mi biliyorum? Evet ben de gittim bir keresinde, dalga geçilecek birşey yok burada, bilmeden yorum mu yapaydım, cahil gibi mi kalaydım, bilmediğim şeyi yazmam da konuşmam da. O yüzden dalga geçmeniz bittiyse devam ediyorum. Hadi diyelim bir şekilde ulaştın restauranta, tabii ki rezervasyonlu, sen kim köpeksin şubatın 14ünde  yer ayırtmadan dışarıda yemek yemeye çalışıyorsun. Adına ayrılmış masanın bir karış yanında başka bir çift, sandalyenin sırtında başka bir çift iç içe, üst üste sıcacık ortamda romantik yemek :) Düşünürken şimdi de parmaklarım uyuştu sinirden ama siz bana aldırmayın, ben genel olarak değişik şeylere enteresan dozlarda sinirlenirim, yani siz çıktığınızda size daha normal geliyor olabilir onu bilemem, bilsemde aldırmam...
Gelelim diğer olmazsa olmaz; kadın kişisinin kırmızı gülü, seveni var, sevmeyeni var, aldırmayanı var ama bugün 14 şubat, erkek kişisi o gülü alacak, duyduğuma göre normal zamandan pahalıya satılıyormuş, ama bu konudaki bilgim kesin değil, borsa gibi yani, talepler fiyat arttırıyor. Aldık mı gülümüzü?
Karşılıklı hediyeler, ona da tamam, karşındakinin zevkine göre bir hediye ama illa bir yerlerinde kalp olmalı. Bu kalpli yastıklar hadi tamam diyelim de, elinde kalpli yastık tutan ayı???
Eveeettt tamam mıyız canlar? Herşey oldu mu? Eksik bir şey kalmadı değil mi? Şimdi Şubatın 14'ünde her yerde ki bütün sevgililer, sevgililer günü şartlarını yerine getirdi mi? Tamamdır, ozaman soruma gelebilirim; ÖZEL mi oldu şimdi bu? Bak güzel mi demiyorum, özel mi oldu?
Yani insan sevgilisiyle özel bir gününü; hep birlikte danaya girer gibi ya da işte toplu sünnet töreni gibi, ormanda mantar misali her yerde çift çift çift insanlarla aynı anda aynı şekilde kutlayınca özel mi hissediyor? 
Bu kadar insan kutladığına göre demek ki evet, ama kendi adıma söyleyeyim özel de değil güzel de. Lüzumsuz bir telaş, gereksiz bir tantana. 
Ki ben, hediye alıp vermeye bayılırım, ölürüm hediyelere, ben o alınıp verilen hediyelerin yanaklarını sıkarım, mıncık mıncık ederim ben onları, ayrıca özel bir gün olması da gerekli değil herhangi bir saçma salı gününde hediye olabilir. Ama bu 14 Şubat karmaşası, göze sokula sokula, zorla, haydi madem çiftsiniz coşun gitsin kasması... yo dostum...
Bir de öbür tarafta; hiç kıyamam, üzgün yalnızlar "ay bu 14 şubatı da böyle sap sap geçirdik" diye hayıflananlar. Lan oluum-kızım üzülmeyin; sizin yalnızlığınız sadece 14 şubatta değil, kronik o ahahah. Şaka lan şaka, her kör satıcının bir kör alıcısı vardır üzülmeyin, herkes eninde sonunda layığını bulur.
Böyle deyince aklıma bir eski sevgilim geldi, bahsetmeden edemeyeceğim; biz ayrıldıktan sonra 14 şubatta anneme sevgililer günü mesajı atmıştı, ahahahahahah yazık ya içinde kaldıysa demek ki, ama anneme yani ahahhahahaha.

Yani sözün özü, sevgililik, çift olmak iki kişinin özeli olmalıdır bence, kendini özel hissetmeli insan, özgün yaşamalı güzel günlerini, kalıplara girmeden, klişelere takılmadan. Tango gibi olmalı olayın özü, kasap halayı gibi değil...

Haydi bakalım; Sevgililer gününüz kutlu olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder